8.8.2022 19:44
Kristof Kolomb’un 12 Ekim 1492 tarihinde Haiti’ye ulaşması Yeni Dünya’da kendi halinde dünyanın geri kalanından habersiz bir şekilde yaşayan Kızılderililer için sonun başlangıcı oldu.
Batı dünyasının büyük kaşif diyerek adından övgü ile bahsettiği Kristof Kolomb bakın bir mektubunda ve günlüğünde yerlilerden nasıl bahsediyor:
‘’-Son derece sade, dürüst ve aşırı düzeyde eli açık insanlar. Herhangi birinden, sahipolduğu herhangi bir şey istenince, hemen veriyorlar. Başkalarına olan sevgileri, kendi özlerine olandan çok daha fazla.’’
Mektubunda bu övgüleri sıralayan Kolomb, günlüğün bir yerinde ise asıl düşüncesini ortaya koyuyor ve şöyle diyor:
‘’-Bunlardan çok iyi hizmetkâr olur. Sadece elli adamla bütün bu yerlilerin hepsine kolayca boyun eğdirebiliriz ve her istediğimizi yaptırabiliriz.’’
Katliam ve kan dökme! Köylere giriyor, çoluk çocuk, yaşlı,hamile veya loğusa kadın demeden, ağıllarına sığınmış kuzulara saldırır gibi, karınlarını deşiyor, parçalara ayırıyorlardı. Kimin tek bıçak darbesiyle bir insanı ortadan ayıracağı veya tek mızrak atışıyla başını keseceği, ya da bağırsaklarını ortaya dökeceği üzerine bahse giriyorlardı. Anne sütü emen bebekleri zorla alıyor, ayaklarından tutup başlarını kayalara çarpıyorlardı. Bazıları ise onları yüksekten ırmaklara atıyor, bir yandan da gülerek şakalaşıyorlardı.
İspanyollar ile başlayan bu soykırım dönemi, Portekizliler, Hollandalılar, İngilizler, Fransızlar, Belçikalılar, Almanlar, İtalyanlar gibi bir çok Avrupa devletinin iştiraki ile sadece Amerika’da değil dünyanın diğer bölgelerinde de yakın zamanlara kadar devam etti.
Günümüzde insan hakları savunucusu rolü oynayan bu ülkelerin kanlı tarihleri bir kasap önlüğü gibi üzerlerindedir.
Ve Amerika, katliama katılan ülkelerin, işkenceci, barbar, canavar, tabiri caizse it kopuk insanlar topluluğundan kurulmuş oldu....