Forumlar * Gündemdeki & Olaylar
GERÇEK BIR HİKAYE
*ESLİNA
9.5.2020 00:17
Kapı çaldı.
Bir çocuk bir su bardağı uzattı.
İftara bir saat kadar vardı:
_ Abla dedi, annem çorbaya koyacakmış bir bardak pirinç istedi.
Tamam dedim, ama merak ettim.
_Sen kimin kızısın bakayım diye soruverdim. Üç ev aşağıda birileri taşınmıştı en alt kata. Orayı tarif etti.
Pirinci verince de utandı sanki çekip hemen gitti.
Ertesi gün aynı saatte aynı kız yine geldi. Aynı bardak aynı şeyleri söyledi. Para istese ya da koca bir tas ile gelse dilenci diyeceğim. Beni kandırıyor diye düşüneceğim.
Ama bardak aynı, istenilen pirinç aynı.
Verdim ama bu sefer bende seninle geleceğim dedim.
Sokağa çıkmak da yasak bir an önce kimse görmeden varsak, vardık.
Müsade isteyip evine girdim.
Eskiden de bilirdim. Çocukken de girmiştim. Bir sofra vardı yerde. Etrafında iki çocuk daha beklemekde. Oturmuşlar sadece turşu koymuşlar. Dört de kaşık var.
Korku ile bana garip garip bakıyorlar.
Annesi çıktı mutfaktan geldi yanıma. Zaten 1+1 olan evde oturacak tek yerde sofra.
-Hoş geldin abla dedi. Pirinç için teşekkür etti. Çocuklar siz oturun dedim annelerinden dışarı kadar gelmesini istedim.
-Hayırdır abla bu ne haldir?
İki gündür bana gelip senin kız pirinç alıyor. Ama hep bir bardak, sonra gidiyor koşarak. Dedi ki:
-Kardeşim. Belki bilirsin geçen ay geldik biz bu eve. Diğer evden çıkardılar eşim vefat edince. Bende ucuz diye burayı tuttum elde avuçta olan ile. Ama bu hastalık gelince, lokantadaki patronda hadi bakalım eve deyince, cebimde ki para da bitince kaldık işte ortada böylece.
İlk akşam ev sahibine, sonra yandakine, olmadı diğer taraftakine vardık. Bir bardak pirinç için yalvardık. Yokmuş onlarda da. Verirlerdi sanırım olsa. Sonra size yolladım kızımı. Siz verince de içine katıp çorba yaptım salçalı.
Pazartesi temizlik işi buldum ama bu akşam da sofra kurmadan uyumazlar asla. Bende pilav yaparım dedim. Aynı kapıya umutsuzca kızımı gönderdim. Ne olur kızmayın söz pazartesi akşam vallahi ödeyeceğim...

Eve vardım.
Buzdolabını açtım.
Kahvaltılıktan ete kadar ne varsa boşalttım.
Bir baktım. Sokağa ekmek arabası da gelmiş. Ondan da pide ve ekmek aldım.
Ezana beş dakika kala evlerine varıp bıraktım.
O çocukların poşetleri açtıkça, açtıkları herşeyi sofraya koyduklarına şahit oldukça daha fazla durmayayım deyip evime doğru yol aldım.

İftarı açtık eşim ile.
Allah kabul etsin de.
Sordu tabii.
-Hanım pazartesi ben gider yine alırım.
Ama gece sahura bari var mı bir şey dedi.
-Makarna var, un var. Sen iste börek bile yaparım sana sabaha kadar dedim. Gülüştük,
mutluyduk çünkü ekmeğimizi bölüşmüştük.

Eşim sabah ev sahibine varmış.
Muhtardan bilgi almış. Bir iki yere de danışmış.
Akşam üstü geldi dedi ki:
-Hani biz bu sene ilk defa umreye gidecektik. Ama yasak geldi erteledik.
Gittik sayalım mı?
Umremizi Rabbime satalım mı?.
Anladım ne demek istediğini. Sarıldım ellerine Allah senden razı olsun dedim. İçeriden bir zarf getirdim.
Doldurduğum gibi gidip ablaya verdim. Çokta durmadım.
İçim yanıyor olsa da onun sevinç gözyaşları ile rahatladım.
Kolay değil. Bir daha zordu bize.
Onca para bir daha nerdeee.
Neyse.
Döndüm geldim eve.
Eşim secde de, dua etmekte.
-Sen öğleni kılmıştın.
Bu ne namazı şimdi ben anlamadım
diye sordum.
Dedi ki:
-Az önce umre namazını kıldım.
Haydi sende kıl da
Allah'a kabul etsin diye yalvaralım...:(

 
*ESLİNA
9.5.2020 00:21
100 yaşından büyük hastalara sormuşlar ‘En büyük pişmanlığınız nedir?’

Cevap verenlerin çok büyük bir kısmı, yaptıklarından değil, yapamadıklarından pişmanmış.

Spora gidemediğinden, seyahat edemediğinden, kendine vakit ayıramadığından yakınmışlar.

İnsan keşke demek için mi yaşar, yoksa doyasıya yaşamak için mi ?

Biliyorum. ‘Tabi senin tuzun kuru. Hayat sana güzel. İstifa da ettin.’ diyenler bir hayli fazladır. Unutmayın: her şey, dışarıdan güzel görünür. Ve her zaman, sahip olduklarımıza değil, elimizde olmayanları arzularız.

O yüzden, olay sadece seyahat etmek ya da yolda olmak demek değil. Asıl olay, kendini geliştirmek, üretmek, yaşamak ve bir sonraki gün, bir adım daha ileriden devam edebilmektir.

Hayat zordur. Mücadeleler, hırslar, egolar, arzular. Ama hayat güzeldir. Hem de çok. Kıymetini bilin. Yarın ölecekmiş gibi yaşayın. Mutlu olmak için yaşayın. Ciddiye de alın. Ama çokta umursamayın.

Hayat deneyimdir. Kendinizi geliştirin. Ve her neye yetkinliğiniz varsa, asla peşini bırakmayın. Sanmayın ki, bugünün başarılı insanları, tek denemelerinde bugünkü konumlarına geldiler.

Hepimiz bir mücadele içindeyiz. Savaşırken, yaşamayı unutuyoruz. O yüzden, sabah uyandığınızda doğan güneşe lanet ederek güne başlıyorsanız, o işi bırakın. Deneyin. Bir kaç gün uzaklaşın. Tek başınıza bir yerlere gidin.

Büyük şehirlerde kendimizi dahi tanımıyoruz. Vaktimiz kalmıyor. Stresten ölüyoruz. Bir kere geldiğiniz bu dünyada, 1000 kere isyan ettiğiniz işi yapmayın. Ev de almayın. Araba da. Kendinize yatırım yapın.

Bunu, 5.5 yıl dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerine çalışırken, varını yoğunu seyahate yatırıp, şimdi seyahat bloggerı olmuş birisi ve 40 günlük yalnız başına Türkiye turunu yaşamış ve kendini tanımayı öğrenmiş birisi olarak söylüyorum.

Hayat, mutlu olmak için vardır. Zengin veya kariyer sahibi olmak ya da annenin kuzeninin görümcesi sırf senin düğününde oynayacak diye dünya kadar borca girip borç altında mutlu/mutsuz evli olmak için değil.

Hayat, her şeye rağmen güzeldir. Yeter ki, kendini keşfet ve yeteneklerinin farkına var.

Herkes içindeki hayali yaşamak için vardır.
Hayal et.
Düş Peşine....ot.  
*_REİS_
9.5.2020 00:27
Ne güzel, Allah zorda kalanların yardımcısı olsun inşallah kimöseyi düşürmesin, böyle güzel yürekli insanlarıda eksik etmesin herkesin kalbine göre versin :(  
*ESLİNA
9.5.2020 00:29
Cok amin abi çevremizde Öyle insanlar o kadar çok ki her zaman onların yanında olmamız gerekiyor biz onlara destek oldukça Allah bize daha çok veriyor Ben bunu biliyorum:(  
12
Paylaş
Giriş Yap
Sistem Bilgisi
mobilsohbet.biz © 2024 TURKUAZ
Mobil Sohbet, Wap Sohbet Mobil Mobil chat odaları