İngiliz Oyunu, Sir Thompson akademisyen bir ajandı
2.2.2016 21:48 Sir Thompson akademisyen bir ajandı, İngiliz devlet adamıydı. "İslam" adını verdiği onlarca kitabı yayınlandı. İngiliz casusu Wambery, işte bizim bu ajan Sir Thompson'a 1800'lü yılların sonlarında şöyle bir mektup yazdı; "Asya'dan Afrika'dan gelen Hacılar arasına Dolmabahçe sarayı ajanlar yerleştiriyor. Bu ajanlar kafilelerle birlikte İslam dünyasının en ücra köşelerine kadar sızıyor. Tek amaçları; İslam Birliği'ni kurmak. Bu fikir Abdülhamid zamanında olduğu kadar hiçbir dönemde bu kadar büyük GÜÇ bulmadı. İslam dünyasının tamamının İstanbul'a bağlanma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Birleşik Krallığın çıkarları büyük tehdit altında." İngiltere, sömürgelerini ve soymaya hazırlandığı yeni ülkeleri kaybetme korkusuyla büyük planlar yaptı. İslam ülkelerinde okullar açtı, İngiliz gibi düşünen din adamları yetiştirdi. İslam dünyasını kucaklayan İstanbul'daki Halife'ye karşı, "Gerçek Halife benim" diyen sahte şeyhler çıkardılar. Tek hedefleri Osmanlı nüfuzunu İslam coğrafyasında çökertmek ve İmparatorluğu parçalayıp petrol bölgelerine konmaktı. Bakın o zamanlar petrol doğru dürüst bile kullanılmazken bunu yapan bir Britanya İmparatorluğu vardı karşımızda. Bugün o petrolü yoğun bir şekilde kullanıyorsa neler yapmaz? Eski günlerdeki nüfuzunu hızla yakalayan YENİ TÜRKİYE'nin bölgeye inmesini hiç istemez. Biz Mısır'la bütünleşir-ken darbe yapar, kendi Generalini tepeye çıkarır. İnternete bir üniversitenin tanıtımını koyar "Türk öğrencilerini bekliyoruz" diye yayın yapar pişkince. O üniversite "Mısır İngiliz Üniversitesi"dir. Mısır'daki tüm seçkinler ve zenginler çocuklarını o üniversiteye yazdırmak için sıraya girip birbirini ezer. Mısır İngiliz Üniversitesi BUE'nin sitesine girin, İngiliz bayrağı ile karşılaşırsınız. Vazgeçilmez ilkelerini alt alta yazar. Birinci sırada "Britanyalılık" diye yazar. İngilizciliği açıkça ifşa etmekten çekinmez. Bu kadar cüretkar olan bir ülke karşımıza IŞİD belasını da çıkarır. Başına HALİFE koymak onlar için hiç de zor değildir. İngilizce'yi anasının dili gibi konuşan yüzü kapalı insanlara "Kahrolsun İngiltere" diye kafa kestirir. "Bu İngiliz'i kesiyoruz, umarız Londra ayağını denk alır" diye bir de uyarı gelir kesme töreninde. Halbuki kafası kesilen İngiliz değildir. Kraliçe'ye sömürge olarak bağlanan ve yıllardır soyulup soğana çevrilen zavallı İskoçya'dandır gariban. İngiliz niyetine İskoç... Fıkra gibi bir durum. Tam da İskoçların referandumla Birleşik Krallık'tan ayrılmayı oyladığı bir dönemde pat diye bir İskoç'un kafasını keserler nedense. O kasabı oraya kim koydu, kime ne mesaj veriyor kimse anlamaz. İskoçya'da yıllardır zengin doğalgaz ve petrol yataklarını sömürdü İngiltere. Trilyon dolarları götürdü Kraliçe'nin kasasına. 1.2 trilyon dolarlık daha petrol ve doğalgaz rezervi var. Onun için Başbakan Cameron ve Kraliçe ağlamaklı bir şekilde İskoçlara "Aman ayrılıkçı oy vermeyin" diye yalvarıyor. Onun için IŞİD seçime saatler kala İskoç kafası kesiyor. İskoçlar bağımsız ve özgür olmak istiyor. Yıllarca bizi de iç çatışmalarla, türbanla, irtica ile oyalayıp kavga ettirdiler, dışarıya, petrol bölgesine gitmemizi engellediler. Bir de gırtlağımıza kadar borca sokarak yönettiler. Önceki akşam Boğaz'dan bir dostum "IMF'e borcumuzu ödedik, ertesi gün köprü, havaalanı, Kanal İstanbul için kolları sıvadık. Bunu anlayamayan Türkiye'yi anlayamaz" diyordu. Evet bizim Merkez bankasını da, maliyeyi de, ekonomiyi de IMF yönetiyordu yıllardır. Bize bıraktıkları birkaç kuruşu bile nereye nasıl harcayacağız onlar karar veriyordu. Borcu bitirmek onları kovmak demekti. Özgürlük demekti. Özgürce paramızı harcamamız demekti. Onun için kovduğumuzu hemen ertesinde "Köprü, havaalanı, yaşasın özgürlük" dedik. Hemen Gezi ile geldiler, Taksim Platformu ile Başbakan'ın karşısına çıktılar "Yok öyle özgürlük, köprü, havaalanı yapma" dediler. Anlamadı Bağımsızlık savaşımızı bazıları. Çünkü İngiliz mantığı ile yetişen çoktu bu ülkede. Sultan Abdülhamid de büyük stratejik öneme sahip HİCAZ demiryolunu özgürlük için yaptırırken İslam dünyasından para yardımı yağıyordu. Ve o İngilizler İslam dünyasında, Müslüman görünenlere gazete bastırıp "Göndermeyin İstanbul'a para... Sizi soyacaklar" diye yayın yaptırıyordu. Sahte din adamlarından, şeyhlerden bile bu konuda demeçler alıyordu. Bugün değişen ne? İskoçlar uyandı... Bizde hala birileri horluyor!!! Bekir HAZAR