deLi_ruzqar 1.11.2015 14:19
Kendime aşık bir insan gibi davranıyorum. Başımdan onlarca olay gelip geçiyor ama kendime duyduğum sevgi değişmiyor. Bu kibirli ya da kendini beğenmiş olduğum anlamına gelmez. Bu tür insanlar aslında “senden çok daha iyiyim” maskesi altında kendilerinden nefret eden insanlardır. İnsanın kendini sevmesi yalnızca Varlığının mucizesini kutlamasıdır. Eğer kendimi seversem ne kendime ne de başkalarına asla zarar veremem. Benim için dünya barışının sırrı koşulsuz sevgide yatıyor. Bu insanın kendini kabullenmesiyle ve sevmesiyle başlar. Kendimi sevmek için mükemmel olmayı beklememe gerek yok. Kendimi şu anda olduğum halimle kabulleniyorum ve seviyorum..
deLi_ruzqar 1.11.2015 14:19
Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir. Bir tutumdur. Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil,bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor başka herşeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil,genişletilmiş bencilliktir..
deLi_ruzqar 1.11.2015 14:19
Ona anlatmak istediğim çok şey vardı, dinlemeliydi. “ Çek bi sandalye otur, sızlayan yanıma” dedim. “Yine ne var?” dercesine bakan gözlerinden kaçırdım kendimi ve başladım susmaya. Öyle uzun sustum ki, tüm sessiz harfleri yuttum. Eskiden olsa “ yağmur mu yağacak” demeye gerek kalmadan anlardı üzgün olduğumu. Artık ağladığımda bile omzunu getirmez oldu. Dilinde hep bi gitmek, kaçmak, sıkılmak, yalnız kalmak.. ama bilmiyordu ki, o yalnız kaldığı vakitlerde alışıyordu insan yalnızlığa.
deLi_ruzqar 1.11.2015 14:20
Haklıydı. Ellerimde binlerce sönmüş izmaritin izi vardı. Belki de gitmeliydi. Ama onu çok seviyordum. Evim gibi, anasonun ağızda bıraktığı o keskin tat gibi, belki biraz da yağmurlu havalardaki toprak kokusu gibi.. Bu yüzden belki de gitmeliydi. Çok fazla şey yaşamıştık. Anamızdan girip bacımızdan çıkmıştık. Onun orospuları olmuştu benim bitmeyen uzun gecelerim. Çok ağlamıştım o görmemişti. Gördüğü zamanlarda yüzünü çevirmişti. Ama ben O’na hiç sırtımı dönmemiştim. Çünkü bilirdim keskin bıçakları vardı. Onun olmadığı geceler üşürdüm. Benim olmadığı gecelerde ölsün isterdim. Siz hiç birini öldürecek kadar çok sevdiniz mi? Ben sevdim. Onu göğsünün tam ortasından vurmak istedim. Başkalarına değen gözlerini sonsuza kadar kapatsın istedim. Ama onu çok sevdim. Yapamadım. Zaten tek silahım kurduğum manasız cümlelerdi. Onlarla da çok başarılı olamadım.
Sanki yıllar geçmişti. Zeki Müren ağlatırdı şarkıyı, etraf anason kokardı. Ben ağlardım o vakit. O görmezdi. Zaten görmesindi. Görseydi kanardım. Zaten ben her söylediğine kanardım. Ama hiçbir zaman inanmadım. Sadece mış gibi yaptım. Böylesi daha kolaydı. Ama O’nunla olmak hiç kolay olmamıştı. Eğer birini seviyorsanız, çoğunlukla ağzınıza sıçılır, sevdiğiniz adam/kadın kalbinizin suyunu çıkarır, teninizi daha körpecikken buruşturup,atar sonra da hiçbir şey olmamış gibi siktirip gider. Ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir yani. Ama O’nu çok seviyordum. Belki biraz fazla mazoşisttim, biraz alkolik ama en çok aşıktım.
Biz onunla birbirinden kopan kıta parçaları gibiydik. Hiç kimse öyle uyumamıştı, kimse öyle uyanmamıştı birbirinin yanında. Çok seviyorduk. Çok canımız yanmıştı. Çok yalnızdık. Birbirimizi hem çok sevip, hem nefret ediyorduk. Zaten aşklar hep böyle değil miydi? Onu çok seviyordum. Belki de gitmeliydi. Giderse ölebilirdim. Ama bu bi yalandı. Ona o kadar kanmıştım ki.. İnan-mış gibi yapmıştım.. Giderse ölmezdim;
Sadece faili meçhul bir cinayete intihar süsü verirdim.