27.12.2014 02:04 Çanakkale’de İngilizlerle Almanlar savaştı, ama biz öldük.. Abdurrahman Dilipak’ın Yorumu: İttihat Terakkiciler başta idi.. Almanların oyununa gelip Ruslara saldırdık.. Rusların müttefikleri de bize saldırdı.. Batıdan İngiliz ve Fransızlar, doğudan Ruslar saldırınca nefesimiz kesildi.. Çanakkale’de canhıraş bir savunma hattı oluşturuldu.. Ama Çanakkale’de biz bizi vurduk be hocam.. İngilizler karaya Hindistanlı, Mısırlı ve Senegalli Müslümanları sürmüşlerdi.. Bakmayın bizimkilerin Anzaklarla şafak ayini düzenlediklerine, her iki cephedede ölen ve öldüren “biz”dik.. Biz buradan ‘İngilizler, Çanakkale’yi geçerse hilafet merkezi düşer’ diye gayret-i diniye ile yükleniyorduk; karşıdan İngiliz ve Fransız gemilerinden çıkan Müslümanlar, Almanlara esir düşen halifeyi kurtarmak için yükleniyordu.. Çünkü onlara öyle söylenmişti.. Osmanlı bütün kuvvetlerini Çanakkale’ye sevk edince; Ruslar, Kars’tan girip ilerleyince; Allahuekber Dağları’nda askerlerimiz donup ölünce İngiliz, Filistin’den vurdu bizi.. Biz de Çanakkale’deki komutanları bu defa Filistin’e sevk edince, o canhıraş savaşların yaşandığı Çanakkale’den bir süre sonra İngilizler tek kurşun atmadan ellerini kollarını sallayarak geçtiler.. Çanakkale geçildi yani sonunda.. Çanakkale sadece o gün geçilemedi. Sonuçta bir imparatorluğu kaybettik.. Çanakkale geçilmedi, Çarlık yıkıldı, tarihin akışı değişti ama; Osmanlı için son, tam bir trajedi oldu.. Biz bugün Seyyid Çavuş’ların kol gücünü harekete geçiren imanı üzerine destanlar yazıyoruz.. Bir imparatorluğu kaybettik, ama Seyyid Çavuş da mermiyi topa yükledi ya! Ama “niye iki nefer birlikte bu işi yapmadı ki, savaş meydanı, bireysel güç gösterisi yerimi ki?” diye sormuyoruz. Ya da top mermisini kaldıracak palanga sistemine ne olmuştu?.. Belki de kırılmıştı. Belki kimse kalmamıştı. Seyyid Çavuş’un yanında palangası yoktu, ama fotoğraf çeken bir fotoğrafçı vardı. O fotoğrafçı bu anı görüntülemeseydi, kaybolan daha yüzlerce enstantane arasında Seyyid Çavuş destanı da kaybolup gidecekti.. Bu başarı sadece Seyyid Çavuş’un gücü ile sınırlı değil, o fotoğrafçının doğru zamanda doğru yerde olması ve bunu savaş sonrasına taşıyacak zekâyı ya da şansı göstermesi ile ilgili idi. Ama nedense kimse bu fotoğrafçının başarısını konuşmuyor.. Çünkü biz herhalde kol gücüne daha fazla inanıyor ve güveniyor, değer veriyoruz.. Kınalı kuzuların analarına yazdıkları duygu yüklü mektuplar bize tarihin soğuk gerçeklerinden çok daha sıcak geliyor.. Oysa hasta çocuğun şifası ananın merhamet yüklü çığlıklarında değil, doktorların acı veren heyecansız, soğuk çabalarında gizlidir.. Bir bulut geldi, İngiliz birliği kayboldu kaybolmasına da, o bulut nedense bir türlü Filistin’de gözükmedi.. Nedense Allahuekber Dağları’nda sıcak rüzgârlar esmedi. Kuşkusuz Allah’ın melekleri, cinleri var.. Kuşkusuz O’nun yardımı mazlumlarla beraberdir, ama imtihan ortamını anlamsız kılacak müdahaleler üzerine yapılan kurgular fanteziden öte bir anlam taşımaz.. Çanakkale geçildi be hocam.. O kahramanca direnişin şehidlerini rahmetle anıyorum ama, sonuçta kirli bir savaşın kurbanları olduk.. Ölüm tarlalarına sürüldük karanlık siyasi pazarlıklar uğruna.. Birileri bir trajediden, bir imparatorluğun kaybı ile sonuçlanan bir yenilgiden, tarihin belli enstantanelerine sıkıştırılmış bir kahramanlık destanı ürettiler.. Ben doğrusunu isterseniz, AK Parti ile Çanakkale arasında doğrudan bir koralasyon kuramadım.. AK Parti, İngilizleri temsil ediyorsa bu savaş örneğinde SP’ye nasıl bir yer bulabileceğiz?.. Almancılık veya İttihat Terakkicilik ya da ölen kirli bir oyunun kurbanı olan “kınalı kuzular”.. Kendi geleceğimizi bu kurgunun dışında aramamız gerek.. Bu kurguda kazanan kimse olmadı. Sonuçta insanlık kaybetti. Kazananlar için bile bu zafer pahalıya maloldu.. Tarihi yaşadığımız zamana modellemek her zaman çok kolay olmayabilir.. Belki tarihî referanslara dayanan sloganlar üretmek kolaydır ama, bu sloganların zihinlerdeki tortusu hiç de hoş olmayan sonuçlar doğurabilir.. Biz şehidlerimizin ardından Fatiha okuyup hatimler indirmeyi seviyoruz.. Şiir okumayı da seviyoruz.. Öfkeli bildiriler yayınlamayı, sloganlar haykırmayı da.. Övgü ve sövgüyü de.. Ama keşke biraz da okumayı, düşünmeyi sevebilsek.. Nedendir bilmiyorum “Çanakkale Geçildi” isimli çalışmayı bir türlü bitiremedim.. Aslında bitti de son rötuşlarını bir türlü bitiremedim. Çanakkale geçildi be hocam.. Ve de Çanakkale’yi anlamadan Osmanlı’nın nasıl yıkıldığını anlamak zor. Kemalistler gözlerine Mustafa Kemal’i çok yaklaştırdıkları için arkasında bir savaşı kaybediyorlar. Bizimkilerse kınalı kuzu mektuplarını okuyup gözyaşlarına boğulurken, heyecan verici şiilerin coşkusu ile gözleri dolduğunda tarihin sis bulutları arasında yaşanan bir savaşın soğuk gerçeklerini fark edemiyorlar.. Çoğu kimse Liman Von Sanders’i farketmiyor, Mustafa Kemal ya da Seyyid Çavuş’lar arasında dolaşan.. Tarih, övgü ya da sövgü kitabı değildir.. Tarihten ders alınır.. Tarih, bir toplumun hafızası ve tecrübeler birikimidir. Tarihlerini kaybetmiş, abartılı övgü ya da sövgülere kurban etmiş toplumların gelecekleri karanlıktır.. Çanakkale geçildi efendim, Çanakkale geçilmeseydi, Türkiye Cumhuriyeti kurulmamış olurdu zaten.. Efendim.. Arzederim.. Selâm ve dua ile..
22.7.2015 13:31 Çanakkale de kazanılmış büyük bir zafer var ama kaybedilenlerde buyuk bu bir gercek ama Çanakkale de doga ustu olaylarda yasanmistir hemde cok ....!!!